Hayvanları kafeslerde izleyip “ne tatlı” demeyi marifet sanan bir toplumun içindeyiz.
Ama artık bu söylemi bırakmanın vakti geldi.
Çünkü teşhirin adı ne olursa olsun, bu bir zulümdür.
Samsun’da yıllarca bu zulme tanık olundu.
Hem de denizin kıyısında, doğanın göbeğinde, ama doğadan fersah fersah uzakta bir yerde.
Samsun Hayvanat Bahçesi, 2005 yılında dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz tarafından açıldı.
2019’a kadar yaklaşık 45 türden 200’e yakın hayvan bu bahçede sergilendi.
“Sergilendi” diyorum çünkü yaşamadılar, sadece gösterildiler.
O bahçede hayvanlar doğal yaşamdan kopuk kafeslere hapsedilmişti.
Bir aslanın kemiklerinin sayıldığı, çocukların hayvanlara acıyarak baktığı, mantardan derisi dökülen canlıların olduğu bir yerdi orası.
Hayvanların yaşaması gereken yerler özgürlük vadeden doğal alanlardır, teşhir alanları değil.
O dönemde başlayan imza kampanyaları, yapılan haberler, sosyal medyada yankılanan tepkiler sonuç verdi ve bahçe kapatıldı.
2019’da dönemin başkanı Mustafa Demir döneminde hayvanlar farklı illere, doğal yaşam parklarına gönderildi.
Ama dağınık, plansız, aceleyle…
O dönem Doğa fotoğrafçısı sayın Savcımız Vedat Soğukpınar’ın Kızılırmak Deltası’nda görüntülediği develer bu savrulmuşluğun simgesidir.
Ama şimdi ne duyuyoruz?
Hayvanat bahçesi yeniden yapılacakmış.
Peki hangi gerekçeyle?
Hangi anlayışla?
EĞER AYNI ANLAYIŞLA GELECEKSE, HİÇ GELMESİN DAHA İYİ…
Yeniden yapılacaksa, öncelikle yer seçimi önemlidir.
Rüzgarın alnında, nemin tam ortasında, heyelan bölgesinde hayvanlara yeni bir “zulüm merkezi” inşa etmektense hiç yapılmasın daha iyi.
Hayvanlar birer gösteri figürü değildir.
Onların doğal ortamlarıyla bağlarını koparmaya hiç kimsenin hakkı yok.
Yeni yapılacaksa, adı “doğal yaşam merkezi” olmalı.
Hayvanlar seyirlik birer vitrin süsü gibi değil, bilimsel gözlem ve rehabilitasyon amacıyla, gerektiğinde tedavi edilmek üzere konumlandırılmalı.
Kafes değil özgürlük, tel örgü değil orman gerek onlara.
Şimdi soruyorum: Samsunlunun çocuğuyla birlikte gidip huzurla vakit geçireceği bir alan kaldı mı? Sahiller, AVM’ler dışında nefes alınacak bir doğa alanı gösterebilir misiniz?
O hayvanat bahçesi yıllarca “ailece gezilen bir alan” diye pazarlanmıştı.
Ama o pazarlamanın altında zulüm vardı, koku vardı, çürümüşlük vardı.
Hayvanat bahçesinin kapatılması, bu şehrin en vicdanlı kararlarından biriydi.
Eğer bu karar geri alınacaksa, çok daha şeffaf, çok daha bilimsel ve çok daha etik bir yaklaşımla hareket edilmelidir.
Yoksa, Akyol Lunapark‘a ithafen “Samsun’un renkleri solarken” diye yazdığım o köşenin yankısı bu şehirde hiç dinmeyecek.
Çünkü hayvanlar da lunaparkın az karşısındaki bahçede çoktan solmuştu.
Şimdi aynı hatayı yeniden yapmak, Samsun’un vicdanına bir daha geri dönmemek üzere elveda demek olur.
SAHİ, O PARA NEREDE KULLANILDI?
2023 yılında Samsun Büyükşehir Belediye Meclisi’nde oylanan faaliyet raporunda, hayvanat bahçesi için 2024 yılı hedef olarak belirlenmiş ve bütçesi de ayrılmıştı.
Fakat 2025 yılının ortasına gelmişken hâlâ ortada ne bir inşaat ne de somut bir adım var.
O dönem bütçesi ayrılan bu proje neden hayata geçirilmedi?
Samsun Büyükşehir Belediyesi CHP Grup Başkanvekili Atila Tekcan da bu konuda haklı olarak eleştiride bulunmuştu.
Hafta başında meclis gündemine gelen Faaliyet Raporu‘nda şu ortaya çıktı; 2024 yılında kabul edilen tahmini bütçe ile yıl sonu gerçekleşen bütçe arasında yüzde 728’lik bir sapma yaşandı.
Tam da bu detay kafalarda soru işareti oluşturdu.
Bu paralar nereye gitti?
Hayvanat bahçesi veya diğer yapılmayı bekleyen projeler yerine bu bütçe faize falan mı harcandı?
Samsun halkı, bu sorulara şeffaf ve doyurucu bir yanıt bekliyor.
Aksi takdirde ortada sadece kayıp bir proje değil, vicdani ve mali bir enkazın gölgesi kalacak.
Sevgi ve saygıyla…