İstanbul Alibeyköy’de özel bir lisede müdür olan İbrahim Okutan’ın (74) yabancı uyruklu bir öğrenci tarafından silahla ateş edilerek öldürülmesinin ardından eğitimde şiddet ve sığınmacı politikası tartışmaları yeniden gündemde. Konuyla ilgili Demokrat Parti (DP) Göç Politikaları Genel Başkan Yardımcısı Erdem Demirdağ’dan açıklama geldi. Demirdağ,
“BU EV ARTIK BİR MATEM EVİDİR“
“Bu ev artık bir matem evidir!” başlıklı açıklama yapan Demirtağ, şunları söyledi:
“Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da bir öğretmenimiz, okuldan atılan bir yabancı asıllı öğrenci tarafından hunharca katledilmişti. Toplumsal olarak ‘sığınmacı’ şeklinde ifade edilen/bilinen ve kimi kaçak yollarla kimi de bir AKP politikası neticesinde ‘geçici koruma statüsü’ne bağlı olarak ülkemize giriş yapanların işledikleri suçlar münferit kabul edilemez. İktidar partisinin hamasetle ‘ensar-muhacir’ denklemine sıkıştırdığı sığınmacı sorununda, ülkemizde yaşayan yabancılar kendilerini bu söyleme bağlı olarak ‘misafir’ ve imtiyazlı kabul etmiştir, etmektedir. Ancak bugüne dek hep toplumsal huzurun hilafına yaptıkları ile hem de benzer cinayetlerle bu ‘ev’ artık bir ‘matem evi’dir.”
“SURİYE’DEN GELENLER İMTİYAZA SAHİP”
“İmtiyazlı oldukları hissi ve cezasızlık algısı suçu artıran sebeplerdir” diyen Demirdağ, şöyle devam etti:
“Sadece kriminal anlamda değil geçmişte yapılan açıklamaların ve araştırmaların sonucunda ortaya çıkan bir gerçek birçok alanda özellikle Suriye’den gelenlerin bir imtiyaza, ayrıcalığa sahip olduğudur. Sağlık ve eğitim sisteminden başlayarak özelde Suriyelilerin, genelde ise ülkedeki bütün yabancı uyrukluların Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından ayrıcalıklı ve avantajlı olduğu ortadadır. Yıllarca bin bir zorlukla okutulan, dirsekleri çürüyerek okuyan çocuklarımız sınava tabi tutulur, kimisi kazansa dahi yokluk ve imkansızlık nedeniyle kazandıkları yerlere kayıt yaptıramazken Suriyelilerin uzun bir süre sınavsız, sorgusuz, sualsiz istedikleri bölümlere kayıt yaptırması, hastanelerde ‘iki dakika’ya bağlanan garabet muayene sisteminde muayene için beklediği sırayı bir Suriyeli ya da yabancı başka uyrukluya kaptırması bu imtiyazın göstergesidir. Ülkenin birçok yerinde vergilendirmede adaletsizliği sonuna kadar hisseden vatandaşlarımızın karşısına bir de vergiye, denetime tabi olmayan yabancı uyruklu rakiplerin çıkması da ayrı bir garabettir. Tüm bunlar yanında AKP batırdığı ekonomiye çare olarak bu yabancı uyrukluları bir avantaj bilmekte, sigortasız, daha düşük ücretle çalıştırılan ve yüz binlerce gencimizin, insanımızın hakkını yiyen özel sektör istihdam politikasına göz yummaktadır. Yetmez gibi entegrasyona “hayır” diyerek geldikleri yerin toplumsal aidiyet, inan, örf, adet ve geleneklerini ülkemizde inatla sürdüren, bunun yanında oradaki istikrarsızlık ve kanun tanımaz tavrı da devam ettiren bir topluluğun, ülkemizde hissettiği imtiyaz ve iktidarın güçlendirdiği cezasızlık algısı ile yaptıkları ortadadır.”
“ARTIK YAŞAMA MAL OLMAYA BAŞLADILAR”
“Artık yaşama mal olmaya başladılar” diyen Demirdağ, daha sonra ise şu ifadeleri kullandı:
Nitekim Suriyeliler ve kaçak, düzensiz göçmenler ülkemizde iş, aş, hak ve güvensizlik sebebi olmaktan öteye gitmiş hayatlara sebep olmaya başlamıştır. Elbette bu yaşanan hadise tamamına mal edilemez, ancak iktidarın tavrı, Türkiye’yi Avrupa’nın göçmen güvenliği ve izolasyonu için bir tampon haline getirme, karşılığını da ‘euro’, ile tahsil etme anlayışı bu kişilerin, topluluğun nobranlığına, küstahlığına ve hoyratlığına, bu da ülkemizde ciddi bir güvenlik açığına dönüşmüştür. Vatandaşlığımızı, bu ülkenin nüfus cüzdanını satan AKP hükümeti, bu yolla vatanı da satmıştır. Sığınmacı meselesi en hızlı şekilde çözülmeli, bunun gerçek bir ‘beka’ meselesi olduğu görülmelidir. Henüz Suriye’de çatışmalar çıkmaya başladığı dönemde kurumsal olarak yaptığımız uyarılar, Türkiye’de sivil toplum ve siyasetin, her tür inisiyatifin son derece gerçekliğe uygun uyarıları dikkate alınmamıştır. Netice günbegün artan bir beka sorunu yaşanmaktadır. İktidarın çeşitli hesaplar ve Orta Doğu’ya has hülyalarla başlattığı ‘ensar’ politikası çökmüş, ülkenin huzurunu da çökertmiştir. Suriye’den ya da sair ülkelerden gelen sığınmacılar, ‘Geçici Koruma Statüsü’ ile ülkemizde ikamet eden yabancıların ‘düzensiz’ seyahat ve ikameti engellenmelidir.”
“CESURCA GEREKEN CEZALAR VERİLMELİDİR”
Demirdağ, son olarak ise şöyle konuştu:
“Kuş uçmuyor” denen sınırlarımızdan yasadışı geçiş yapılan noktalar tespit edilmeli, burada ikame önlemler alınmalıdır. Sığınmacı ya da kaçak göçmen çalıştıran işletmelerin tespiti yapılmalı, bu işletmeler için Türk vatandaşı istihdamına yönelik teşvikler sağlanmalıdır. Münferiden yerel yönetimler tarafından yapıldığı gibi bu kişilere ait iş yerleri, işletmeler kapatılmalı, vatandaşımızın hakkı savunulmalıdır. Eğitim ve sağlık sisteminden başlayarak, geçtiğimiz günlerde turizm sektöründe yaşanan gibi bir garabete, yani ‘milliyet farkı’na tekabül edecek uygulamalardan vazgeçilmeli, bu imtiyaz hissi ortadan kaldırılmalıdır. Yargı ise bu kişilerin işlediği suçlar karşısında iktidarın ‘ensar-muhacir’ söylemine riayet ederek meselenin boyutunu göz ardı etmemeli, cesurca gereken cezaları vermelidir. En önemlisi ise bu kişilerin geri dönüşleri için ülkeleri ile görüşülmeli, başta Suriye ile diyalog yolu kuvvetlendirilmeli, Türkiye’nin gelecek vadede taşıdığı riskler en aza indirilmelidir. Ne bu mesele ne de AKP’nin dış politik tercihlerinin ülkemize ödettiği maliyetler ‘hamasi’ söylemlerle nihayete ermeyecektir. Özelde bu meselenin çözümü Suriye Arap Cumhuriyeti ile bölgesel riskleri ortadan kaldırma gayret ve gailesi ile yeni bir diplomasi kurulmalıdır.”
diyekonustu.com