Deniz porsukları: Yok olma tehlikesinden geri döndüler

Deniz porsukları: Yok olma tehlikesinden geri döndüler

Deniz porsukları yalnızca sevimli görünümleriyle dikkat çeken canlılar değil, aynı zamanda ekosistemin korunmasında kritik bir rol oynarlar. Deniz kestaneleri ve midyeler gibi omurgasızları avlayarak beslenen bu hayvanlar, kelp ormanlarının korunmasına katkı sağlar. Kelp ormanları ise karbon depolayarak iklim değişikliğiyle mücadeleye destek olur, kıyıları korur ve birçok deniz canlısına besin ve barınma alanı sunar.

Deniz porsukları neden kilit taşı türdür?

Deniz porsukları: Yok olma tehlikesinden geri döndüler

Deniz porsukları, avlanma yetenekleri sayesinde “kilit taşı tür” olarak kabul edilir. Ekosistemin diğer unsurları, bu türün varlığına bağımlıdır. Eğer deniz porsukları olmasaydı, onların koruduğu kelp ormanlarında barınan birçok tür yok olabilirdi. Ancak bu önemli canlılar, geçmişte aşırı avlanma, ticari balıkçılık ve petrol sızıntıları gibi tehditlerle karşı karşıya kaldı ve 1911 yılında neredeyse yok olma noktasına geldi. Neyse ki koruma çalışmaları sayesinde dünya genelindeki deniz porsuğu popülasyonu yeniden artış göstererek yaklaşık 130.000 bireye ulaştı.

Deniz porsuklarının yaşam alanları

Deniz porsukları: Yok olma tehlikesinden geri döndüler

Deniz porsukları, Kuzey Pasifik Okyanusu boyunca farklı bölgelerde yaşar. Uluslararası Doğa Koruma Birliği’ne (IUCN) göre, tarihsel olarak Japonya’nın Hokkaido Adası’ndan Meksika kıyılarına kadar geniş bir yaşam alanına sahiptiler. Günümüzde ise ağırlıklı olarak Kuzey Amerika’nın California ve Alaska kıyılarında, ayrıca Rusya’nın doğu bölgelerinde bulunuyorlar.

Yoğun kürkleri hem avantaj hem de tehdit unsuru oldu

Deniz porsukları: Yok olma tehlikesinden geri döndüler

Deniz porsukları, doğadaki en yoğun kürke sahip canlılardan biridir. Bir inç karede (yaklaşık 6,45 cm²) bir milyon kadar kıl bulunur. Bu özel kürk, onları Kuzey Pasifik’in soğuk sularında sıcak tutar. Ancak bu özellik, 18. ve 19. yüzyıllarda deniz porsuklarının avcılar tarafından hedef alınmasına yol açtı. 1700’lerin başlarında 150.000 ila 300.000 arasında olduğu tahmin edilen deniz porsuğu nüfusu, 1911 yılına gelindiğinde yalnızca 2.000 bireye kadar düştü.

Deniz porsukları: Yok olma tehlikesinden geri döndüler

Bu kritik noktada, ABD, Japonya, İngiltere ve Rusya arasında yapılan bir anlaşma ile deniz porsukları avlanmaktan korunmaya başlandı. Bu sayede popülasyonları yeniden toparlanmaya başladı, ancak yine de parçalanmış ve izole gruplar halinde kaldılar.

Petrol sızıntıları deniz porsuklarını nasıl etkiliyor?

Deniz porsukları: Yok olma tehlikesinden geri döndüler

CNN’de yer alan habere göre: Petrol sızıntıları, deniz porsuğu popülasyonları için en büyük tehditlerden biri olmaya devam ediyor. Deniz porsukları, diğer deniz memelileri gibi kalın bir yağ tabakasına sahip olmadıkları için ısılarını yalnızca kürkleriyle koruyabilirler. Ancak petrol, kürklerini kapladığında bu yalıtım özelliğini kaybederler ve hipotermiye girerek hayatlarını kaybedebilirler.

1989’da meydana gelen Exxon Valdez petrol sızıntısı, Alaska’daki deniz porsuğu popülasyonuna büyük zarar verdi. Bu felaketin etkileri ancak 25 yıl sonra atlatılabildi ve nüfus ancak o zaman eski seviyelerine dönebildi.

Kaliforniya’daki deniz porsukları için tehlikeler devam ediyor

Deniz porsukları: Yok olma tehlikesinden geri döndüler

Kaliforniya’daki deniz porsuğu popülasyonları, ticari balıkçılıktan kaynaklanan tehditlerle karşı karşıya. Özellikle gill ve trammel ağları, deniz porsuklarının takılıp boğulmalarına yol açıyor. Günümüzde Kaliforniya’daki deniz porsukları, tarihsel yaşam alanlarının yalnızca %13’ünü kullanabiliyor ve sayıları 3.000 civarında bulunuyor.

Deniz porsukları için mücadele devam ediyor ve uzmanlar, onların korunmasının yalnızca ekosistem dengesini sağlamakla kalmayıp, iklim değişikliğiyle mücadelede de önemli bir rol oynadığını vurguluyor.

diyekonustu.com