Milyonlarca insanı etkileyen yeni asgari ücret görüşmeleri 10 Aralık’ta başlıyor.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre, Türkiye’de yaklaşık yedi milyon kişi asgari ücretle çalışıyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde toplanacak Asgari Ücret Tespit Komisyonu, ilk toplantısını 10 Aralık’ta gerçekleştirecek.
On beş kişilik komisyonda işveren tarafını Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), işçi tarafını ise en fazla üyeye sahip konfederasyon TÜRK-İŞ temsil edecek.
TÜRK-İŞ’in masadaki beş temsilcisinden dördünü işçiler oluşturacak.
Ramazan Ağar başkanlığındaki heyette bu yıl aşçı, kuaför, taşeron işçi ve basın mensupları bulunacak.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere hükümet yetkilileri ve ekonomi yönetimi, asgari ücretin enflasyona ezdirilmeyeceğini söylüyor.
Henüz net bir rakam söylemeyen TÜRK-İŞ ise resmî enflasyon oranı ve çevresinde süren tartışmaların “anlamsız” olduğu yorumunu yapıyor.
BBC Türkçe’ye konuşan Kocaeli Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Profesörü ve DİSK-AR araştırmacısı Prof. Dr. Aziz Çelik, asgari ücreti “büyüme ve bölüşüm sorunu” olarak görmek gerektiğini söylüyor:
“Asgari ücreti sadece enflasyon artışı karşısında korumak ya da enflasyonla ilişkilendirerek konuşmak yeterli değil. Ülkenin büyümesinden, refahından, zenginliğinden ne kadar pay alınıyor?”
“Çünkü asgari ücret, genel ücretin çok önemli bir kısmını oluşturuyor. Asgari ücret, temel bir bölüşüm aracıdır ve enflasyona sıkıştırılmış bir tartışma yeterli olmaz.”
Beklentiler ne?
Hem hükümet temsilcileri hem de işveren ve işçi sendikaları şu ana dek net bir zam oranı söylemekten kaçındı.
Ancak geçtiğimiz günlerde basına yansıyan çeşitli kulis haberlerinde, işveren temsilcilerinin “ortalama enflasyon” önerisiyle masaya oturacağı iddia edildi.
Türk basınında yer alan tahminlere göre 2024 enflasyonu ile 2025 yılı için öngörülen enflasyon oranlarının ortalaması dikkate alınarak, yüzde 44 ile yüzde 21 ortalamasında, yani yüzde 32,5’lik zam teklif edilecek.
S&P Global Ratings Kıdemli Direktörü Frank Gill de 3 Kasım’da asgari ücret beklentisine ilişkin yorumlarında benzer bir hesap yaparak tahminini yaklaşık yüzde 30 olarak açıkladı.
3 Aralık’ta basın mensuplarının sorularını yanıtlayan TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay ise “Ne gerçekleşen enflasyon ne gelecek enflasyon… Bunların hiçbirini kabul etmiyoruz” dedi.
Atalay, asgari ücretin seviyesine yönelik bir açıklama olmayacağını, işveren ve hükümetin teklifini görmeden bir değerlendirme yapmayacaklarını söyledi.
Asgari ücret şu anda 17.002 TL.
Muhtemel senaryolarda artış şöyle gerçekleşiyor:
- %20 zam: 20 bin 402,40 TL
- %25 zam: 21 bin 252,40 TL
- %30 zam: 22 bin 102,60 TL
- %35 zam: 22 bin 952,70 TL
- %40 zam: 23 bin 802,80 TL
- %45 zam: 24 bin 652,90 TL
- %50 zam: 25 bin 503 TL
Komisyonun işlevi ne?
Asgari ücret; işçi, işveren ve hükümetten beşer temsilci olmak üzere 15 kişiden oluşan bir komisyon tarafından belirleniyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın belirlediği üyelerden birinin başkanlık ettiği komisyon, oy çokluğuyla asgari ücret miktarına karar veriyor.
Prof. Çelik, 2000 yılından bu yana komisyonda sadece sekiz kez oy birliği ile asgari ücrete karar verildiğini, 17 kez işçilerin muhalefet etmesine rağmen asgari ücretin işveren ve hükümet oylarıyla saptandığını belirtiyor.
Çelik’e göre bu, asgari ücretin “büyük ölçüde hükümet ve iş veren kesiminin ağırlığıyla saptandığına ve işçi sendikasının masada etkili olamadığına” işaret ediyor.
Çelik ayrıca “Şeklen yapısını korusa da yıllardır kimse komisyonda ne olacağını merak etmiyor, sadece hükümetin asgari ücret konusundaki kararının ne olacağına bakıyor. Dolayısıyla işlevsiz, sadece asgari ücret kararının imzalandığı ve gerekçesinin yazıldığı bir kurum haline geldi” yorumunu yapıyor.
4 Aralık’ta Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) tarafından düzenlenen bir ödül törenine katılan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan asgari ücreti komisyonun belirlediğini vurguladı.
Işıkhan, komisyonun “tüm sosyal paydaşların olduğu bir yapıda” çalıştığını söyledi.
Enflasyon etrafında tartışmak doğru mu?
TÜRK-İŞ’in hesaplamasına göre, dört kişilik bir ailenin aylık en düşük gıda harcamasını belirleyen açlık sınırı 20 bin 562 lira oldu.
Gıda ile birlikte tüm temel ihtiyaçların dahil edildiği yoksulluk sınırı ise 66 bin 976 liraya yükseldi.
Çalışanların alım gücü hayat pahalılığı karşısında giderek erirken, asgari ücrete yapılacak zammın enflasyonu tetikleyeceği yönündeki tartışmalar da sürüyor.
MÜSİAD Başkanı Mahmut Asmalı katıldığı bir televizyon programında, “Asgari ücrette yüzde 25’in üzerinde artış doğru değil” dedi.
Asmalı, asgari ücrette enflasyon hedeflerine zarar getirecek bir artışı doğru bulmadığını ifade etti.
BBC Türkçe’ye konuşan Çelik ise Temmuz ayında asgari ücrete ara zam yapılmamasına rağmen enflasyonun yüzde 48’lerde seyrettiğini hatırlatıyor:
“Enflasyona endeksli bir asgari ücret tartışması sakıncalı çünkü enflasyon doğru ölçülmüyor. Sadece enflasyonu baz almak, doğru ölçülse bile, ülkenin büyümesinden pay alınmaması anlamına geliyor.”
TÜRK-İŞ Başkanı Atalay da “Fahiş fiyat artışları, kiralar ortada. Asgari ücret enflasyona sebep değil. Bir senedir asgari ücrete zam gelmiyor ama fiyatlar artmaya devam ediyor” dedi.
Ekim ayında Türkiye dahil dünyanın önde gelen üniversitelerden ekonomistler, asgari ücretin enflasyon oranı yüzde 25 baz alınarak belirlenme ihtimalinin “bilimsel ve sosyal açıdan kaygı verici” olduğunu söylemişti.
Aralarında Korkut Boratav, Şevket Pamuk, Hayri Kozanoğlu, Yalçın Karatepe, Galip Yalman, Uğur Gürses gibi isimlerin olduğu ekonomistler, ortak açıklamalarında “gelir dağılımını da gözeten bütüncül bir ekonomi politikası izlenmesi” çağrısı yapmıştı.
Toplumu nasıl etkiliyor?
SGK verilerine göre, asgari ücretle asgari ücretin iki katı arasında ücretle çalışanların sayısı ise 13 milyona ulaşıyor.
Asgari ücret ayrıca; kıdem tazminatı, işsizlik maaşı, GSS primleri, askerlik ve doğum borçlanması, isteğe bağlı sigorta primleri ve rapor ücretleri gibi birçok başka kalemi de ilgilendiriyor.
Bu yönleriyle asgari ücretin artık toplumun tamamını etkilediği vurgulanıyor.
Çelik, asgari ücret ve civarında maaş alanların çoğunluk olmasına rağmen, milli gelirden alınan payın giderek azaldığını söylüyor:
“1980 öncesinde, asgari ücretin kişi başı milli gelir içindeki payı yüzde 80’lerin üzerindeydi. AKP döneminde yüzde 60’lara düştü. Şu anda yüzde 47 seviyesinde. Kişi başına milli gelire göre asgari ücret ciddi biçimde geriledi.”
“Olması gereken, kişi başı milli gelire göre belli bir seviyede tutulmasını sağlamaktır. Böyle olunca hem enflasyon hem de büyümeden pay alarak bölüştürülmüş olur.”
Hükümet ne diyor?
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, komisyon tarafından belirlenecek asgari ücretin çalışanların refahı ve işverenlerin sürdürülebilir üretim kapasitesini gözetecek bir denge ile oluşmasını temenni ettiklerini söyledi.
Işıkhan, “Elbette hem işveren hem işçi temsilcilerinin gönlünden geçen asgari ücret rakamları var… Şimdiden bir oran vererek Asgari Ücret Tespit Komisyonumuzun iradesine, hassasiyetine gölge düşürmemeli” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Kasım ayında gazetecilerin sorularını yanıtlarken “esas amacın alım gücünü artırmak” olduğunu belirtti:
“Bunun da yolu enflasyonu kalıcı bir şekilde tek haneye düşürmekten geçer. İlk yılımızı dezenflasyona geçiş olarak öngörmüştük. Mayıs ayından bu yana enflasyonda düşüş var ve bu düşüş devam edecek.
“Bakın geçen sene asgari ücretli kardeşlerimize biz yüzde 107 buçuk zam verdik. Geçen sene enflasyon yüzde 65’ti. Bu sene biz yüzde 49 zam verdik. Ekim ayı itibarıyla enflasyon yüzde 49’un altında. Yani yılı da Merkez Bankamızın tahminlerine göre yüzde 44 civarında bir rakamla tamamlayacağız.”
“Özetle biz ne emeklimizi ne memurumuzu ne asgari ücretlimizi, toplumun hiçbir kesimini enflasyona ezdirmeyeceğiz.”
BBC Türkçe