Gazeteciler Mustafa Mert Bildircin ve Sefa Uyar, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve Diyanet’e mercek tutan “İktidarın Kılıcı ve Kalkanı: Erbaş’ın Diyaneti”, Kırmızı Kedi yayınevlerinden çıkardı.
Odatv’nin haberine göre: Raflardaki yerini alan kitap, “İslam dışı yapılar ile mücadelede öncülüğü Diyanet üstlenmeli” düsturunu şiar ediniyor.

Kitapta Erbaş’ın FETÖ geçmişine de ışık tutuluyor. Kitapta yer alan bir bölüm şöyle:
Ali Erbaş’ın özgeçmişiyle ilgili en büyük tartışma FETÖ iddialarına yönelik. Erbaş karşımıza ilk olarak, adı KADİP olarak kısaltılan Kültürlerarası Diyalog Platformu’nun bir dönem yönetiminde yer almasıyla çıkıyor.
Söz konusu platform, FETÖ ilintili olan ve 15 Temmuz darbe girişiminin ardından kapatılan, Gülen’in onursal başkanlığını yaptığı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın öncülüğünde kuruldu. FETÖ’nün dinlerarası diyalog projesinin Türkiye’de yürütücülüğünü üstleniyordu. Sık sık “cemaat” vurgusu yapan platform, farklı dini gruplarla projeler yürütüyor, programlar düzenliyordu. Örneğin 2014’te, 24 Şubat 1942’de Sovyet denizaltısı tarafından batırılan bir gemideki 770 Yahudi için anma töreni düzenleneceğinin duyurulması, dönemin havuz medyasında geniş yankı bulmuştu. Platformun sosyal medya hesaplarında da Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından yapılan FETÖ propagandaları yer alıyordu. Erbaş, platformun yönetim kurulu üyesi olduğu bu süreçte aynı zamanda Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin dekanlık koltuğunda oturuyordu.
“Dinler ve kültürler arası diyalog çalışmalarının üst ve fikrî düzeyde son yıllarda ivme kazanmış bulunduğunu” savunan platformun amaçları arasında şunlar bulunuyordu: “Geniş katılımlı toplantılarla diyaloğu farklı din ve inanç gruplarının tabanına yaymak.
Dinler arasındaki ortak paydalardan hareketle tarafların birbirlerini ve konuları derinliğine anlaması için ortam hazırlamak.
Ortak değerlerin bölge ve dünya barışına katkıda bulunmasını hedefleyerek yaygınlaşmasını sağlamak.
Cemaatlerin, düşünce ve inanç farklılıkları nedeniyle karşılaşmış oldukları sosyo-psikolojik sorunları saptamak ve bunların çözümü için çalışmalar yapmak.
Akademik araştırma ve çalışma birimleri kurarak, bir araya gelecek farklı din ve inanç mensubu akademisyen ve araştırmacıların diyalog bağlamındaki tüm konular üzerinde yapacakları etütlerle
kamuyu aydınlatmaktır.
Platform yazılı ve görsel yayınlar üretmek suretiyle de kamuoyunu aydınlatma görevini yerine getirir. Bu bağlamda kitle iletişim araçlarıyla temas kurarak diyalogla ilgili programlar, haberler, kitaplar hazırlanmasını planlar ve yayınlar.
Platform, yurt içi ve yurt dışı benzer kuruluşlarla mevzuat çerçevesinde iletişim kurarak ortak çalışmalar gerçekleştirir.”
Platformun başkanlığını yürüten isim ise yabancı değil: Suat Yıldırım. Bu isim, Erbaş’ın Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde görev yaptığı dönemde tekrar karşımıza çıkacak. FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in eski ev arkadaşı ve örgütün en üst düzey imamlarından biri olan, aynı zamanda Gülen’in cenaze namazını kıldıran firari Suat Yıldırım, platformun başkanıydı. 1960’larda Gülen’le aynı evi paylaşırken, örgütün kuruluşundan itibaren içinde ve etkin rol aldı. Örgütün “Başyüceler” ya da “istişare heyeti” denilen kurulunda da yer alan Yıldırım, örgütün en güçlü isimlerinden biri olarak biliniyor. Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin kurucu dekanlığını yapan Yıldırım, terör suçlusu
olarak kırmızı listede aranıyor.
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde görev yapan Ömer Faruk Harman da platformun yönetim kurulundaydı. Erbaş’ın doktora tezinin danışmanlığını yapan Harman, 1974-1977 yılları arasında İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü’nde kütüphane memuru olarak çalıştı. Daha sonra burada akademik kadroya geçti. Erbaş ile Harman’ın yakın ilişkide olduğu biliniyor. Erbaş, 2021’de yaşamını yitiren Harman’ın ardından bir de anma yazısı yazmıştı.
“GÖNÜL ERLERİ”
Erbaş, 2009 yılında, FETÖ ile ilişkili Kimse Yok Mu Derneği’nin Sakarya’da gerçekleştirdiği programın katılımcısıydı. Bir de konuşma yaptı burada. Sakarya Valisi Hüseyin Atak’ın da yer aldığı programda Erbaş, “gönül erlerinin yaptıkları hizmetlerle dünyaya örnek olduğunu” iddia etti.
Erbaş, burada yaptığı konuşmada, şunları söyledi:
“Bu gönül erleri dünyaya örnek bir topluluk. Mazlumlar zalimlerden kurtulmak için böyle erlerini yanında bulmuşlar, o şekilde İslamla şereflenmişler, İslama sarılmışlar. Bu iş geçmişte böyle oldu, şimdi de böyle olacak. Bu işin çözümünde küçüğünden büyüğüne katkısı olan herkesten Allah razı olsun. Bu hizmetin büyüyerek ilelebet sürmesini diliyorum.”
Öte yandan Erbaş’ın, FETÖ’nün en yaygın ve tanınan toplantılarından olan Abant Toplantıları’nın da katılımcıları arasında yer aldığı biliniyor.
SAKARYA ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ
Erbaş’ın FETÖ ile “tesadüfi birlikteliği” yalnızca KADİP ile sınırlı değil. Bunun için Erbaş’ın akademisyenlik döneminin başlangıcına uzanmak gerekiyor.
Özgeçmişine göre Erbaş, 1993’te Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne yardımcı doçent olarak atandı. Peki fakülte ne zaman kuruldu? 3 Temmuz 1992.
Bu tarih aynı zamanda Sakarya Üniversitesi’nin de kuruluş tarihi. Her ne kadar üniversitenin öncülü 1970’te açılan Sakarya Mühendislik ve Mimarlık Yüksekokulu olsa da 3 Temmuz 1992, üniversitenin resmi kuruluş tarihi. Bu tarihte 21 üniversite aynı anda kurulmuştu. Üniversiteye ilk rektör ataması ise 10 Temmuz 1992’de gerçekleştirildi. İlahiyat Fakültesi de üniversitenin kuruluşundaki beş fakülteden biri.
GÜLEN’İN EV ARKADAŞI KURDU
Gülen’in ev arkadaşı kurdu Fakültenin resmi internet sitesine göre ilk dekan da yukarıda bahsettiğimiz üzere Suat Yıldırım. Yıldırım, görevine 28 Ağustos 1993’te başladı ve bu görevi 28 Ağustos 1996’ya kadar sürdürdü. Bu aynı zamanda şu anlama geliyor, 1993’te fakülteye atanan Erbaş, fakülteyi oluşturan çekirdek akademik kadronun içindeydi. Fakültenin ilk akademisyenlerinden biriydi.
Bu noktada şu tanıma dikkat çekmek gerekiyor. Biliyoruz ki 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Suat Yıldırım için haberlerde “FETÖ’yü Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne yerleştiren isim” deniyor.
diyekonustu.com